Salihli Tren İstasyonu |
1980-85 Yıllarında Memleketim Salihli'de Yaşam
Lise sonuna kadar doğup büyüdüğüm yer Salihliydi. Hayatımın
önemli bir dönemi burada geçti. Bu sebeple, yazıda ki olayları ve yaşam
tarzını, Salihli ve çevresinde yaşayanlar daha iyi anlayacaktır. Asıl paylaşma
sebebim, kim nerede yaşarsa yaşasın benim yaşıma yakın birçok kişi kendi
yaşantısından bir kesit bulacaktır diye düşündüğüm içindir.Ben de 1980-85 yıllarında ki Salihli'de ki yaşamımızdan bahsedeceğim.
1985 yılında geldim Salihli’den İzmir'e… 19
yaşındaydım. 12 Eylül, o kadar böldü ki zamanı, öncesini
hatırlayamıyorum bile. Ama 1980-85 yılları arasında ki Salihli benim akranlarım
için unutulmayacak yıllardı.
***
Salihli Lisesi giriş kapısı |
Salihli Lisesi, Türkiye’den örnek vermek gerekirse
Mülkiyeliler gibi bir şeydi. Orta okuldan itibaren hayatınız sanki
yeni başlamış gibidir, farklı şehirlerden gelmiş üniversite öğrencileri gibi
Salihli’nin farklı mahalle ve köylerinden gelen bir çok arkadaşınız olur… tam
bir hayat okuludur… ilk kavgalar orada yapılır, en kalıcı arkadaşlıklar orada
başlar, ilk aşklar orada yaşanır. Hele birde iyi futbolcu veya basketbolcuysa
biri; en çok onun arkadaşı olur. Hatta bu kişilerle 1 kez selamlaşan için bile
başka bir yerde ondan bahsederken “bizim Ahmet” diye gururla bahsetmek bir
havadır. Fettah abinin kantininden Turşu suyu ile gevrek yemeyen yoktur.
Pazartesi sabahları Coğrafyacı Portakal lakaplı hocamız
Turgut Kaçar Senfoni orkestrası yönetircesine yaptığı hareketler eşliğinde
İstiklal Marşı söyletmesi haftaya iyi başlamanın işaretiydi… Sonra müdürümüz
Turhan Zeğem’in okul kurallarına yönelik nutukları biraz karamsarlığa iterdi.
Ortaokullar öğlenci, Liseliler sabahçıydı. Saat 7.10 da başlayan derse Keli
mahallesinden yetişmek için sabah 6.00 da uyanırdık. Karanlıkta
yollarda olurduk.
Soğuk kış günlerinde 2. Sınıfların yanındaki buz gibi
kantinde çayla ısınma çabalarımızda unutulmaz. Bir keresinde 10cm kalınlığında
kar yağmıştı… hepimizin arşivinde o günlerden Osman amcanın çektiği dünya kadar
fotoğraf vardır.
***
Can Baba'nın Kahvehanesi |
Salihli gençleri için en renkli yerler caddelerde volta
atmaktı… Çağrı Kitapevinden (İlçe Jandarma’dan) SSK Hastanesine; oradan Kurudereye
inip, Karaman Camii’nin oraya gitmek, oradan da Mitatpaşa caddesinden istasyona
yürümek İzmir Kordonda yürümek gibi bir şeydi bizim için… Sonrada Can Baba’nın
kahvesinde birinci çay molasını pencerenin eşiğinde oturup gelen geçeni
izlemelerimizi unutmak mümkün değil. İkinci turlar 40 evlerin oradan Seyrantepe
Bağlarbaşı… Hele birde motosikletin varsa geçilmedik cadde, girilmedik sokak
bırakmazdık. Sevgililer Aile pastanesinde veya Kanarya pastanesinde buluşurdu.
Kendimizi çok yakışıklı veya güzel bulduğumuz anlarda Foto
Can’da, Foto Rekor’da veya Stüdyo Macide’de artistik fotoğraflar çekilirdik.
***
Bilgisayar yok, cep telefonu yok, özel televizyonlar bile
yoktu 1985’de… TRT 1984’de tüm programları renkli yayınlamaya başlamıştı. Ama
kimin umurundaydı renkli yayın… yaz akşamlarında yabancı film izlemek
istiyorsan Evren parkının karşısında Şehir sineması, yerli film izlemek
istiyorsan istasyonun altında çiğdem çekirdek eşliğinde İnci
sineması. Yazlık Arzu sineması ile Kışlık Turgut sineması erkeklere
özeldi… Parçalı bulutlu:))… Meram sineması ile yazlık Tarzan sinemasından
çıkanların genellikle gözleri yaşlı olurdu.
Bizim diskomuz barımız düğün salonlarıydı, hangi salonda
haftanın hangi gecelerinde düğün var ezbere bilirdik. Dostlar düğün salonunda
Hüseyin Akın’ın söyleyeceği şarkıların sırasını bile ezberlemiştik. Orada
kesiştiğimiz kızlarla ilgili sohbetimizi eve dönene kadar abartarak anlatırdık
birbirimize… Ama kendi yakınlarımızın düğünlerinde etrafta duran erkeklere
gıcık olurduk.
İlkbaharda okulların bitmesine yakın organize edilen gençlik
günlerinde dans yarışmaları ve eğlence bizim diskomuzdu.
***
Salihli’li birine Van’da nerelisin diye sorsalar,
Manisa’lıyım demez; büyük bir gururla SALİHLİ’LİYİM der… Çünkü Salihli onlar
için Türkiye’nin en güzel, en büyük, en gelişmiş ilçesidir. Hıdırellezler,
bayramlar kadar önemliydi. O sabah Salihli trafiği İstanbul trafiği gibi olur,
mesire yerlerinde boş ağaç gölgesi bulmak çok zor olurdu. Çamur
Banyoları, Sardes, Kurşunlu Kaplıcaları, Adala, Demirköprü Barajı, Allahdiyen,
Bozdağ, Gölcük, Pilavtepe Sırtları dolup taşardı.
***
Saat’da kullanmazdık… İplik dokuma fabrikasının vardiya
değişimlerinde öten boru sabahın 7:00’sini öğleden sonra 15:00’ini ve gecenin
23:00’ünü belirtir, Salihli’nin her yerinden duyulurdu. Trenler 5:30, 11:00,
19:00 ve 22’si olduğunu hatırlatırdı.
***
Sanayi Spor |
1984’de Sanayispor büyük bir mucize yaratarak 2. Lige
çıkmıştı ve Salihlispor ile birleşti tek takım oldu. Şehre müthiş bir hava
geldi. İddialı bir takım kurup, yıllardır gazetelerden takip ettiğimiz birçok
takımın Salihli’ye gelmesini sağladı. Hayat hafta sonları futbola endekslendi.
Bu takımları yendikçe Salihli’li olmanın gururunu 10 kat daha fazla yaşıyorduk.
…………………….
***
Burada 1980 ile 1985 arasından bir kesiti anlatmaya çalıştım.
Hepimiz yaşadığımız dönemi unutamayız, hele yaşadığın yerden biraz uzaklaşmışsan,
o günler hiç aklımızdan çıkmayan en değerli anılar olarak kalıyor. O yerlere ve
günlere özlem biraz daha fazlalaşıyor. Eminim ki bu dönemden önceki
(60’lı, 70’li yılları) hatıraları yazan bir ağabeyimiz bambaşka bir boyutta
yazar, yada bir kardeşimiz (90’lı, 2000’li yılları) çok daha farklı yazar.
Bizde yaşadığımız coğrafyanın özlemini, İzmir’de ki bu
coğrafyada yaşayanlarla bir araya gelerek, dernekleşerek gidermeye çalışıyoruz.
Aslına bakarsanız hemşeri derneklerinin kurulma sebepleri bu değil mi ki!