Anasayfa

5 Şubat 2013 Salı

1980-85 Yıllarında Sizin Yaşantınız da Böyle miydi?



Salihli Tren İstasyonu


1980-85 Yıllarında Memleketim Salihli'de Yaşam 


Lise sonuna kadar doğup büyüdüğüm yer Salihliydi. Hayatımın önemli bir dönemi burada geçti. Bu sebeple, yazıda ki olayları ve yaşam tarzını, Salihli ve çevresinde yaşayanlar daha iyi anlayacaktır. Asıl paylaşma sebebim, kim nerede yaşarsa yaşasın benim yaşıma yakın birçok kişi kendi yaşantısından bir kesit bulacaktır diye düşündüğüm içindir.Ben de 1980-85 yıllarında ki Salihli'de ki yaşamımızdan bahsedeceğim.

1985 yılında geldim Salihli’den İzmir'e… 19 yaşındaydım.  12 Eylül, o kadar böldü ki zamanı, öncesini hatırlayamıyorum bile. Ama 1980-85 yılları arasında ki Salihli benim akranlarım için unutulmayacak yıllardı.

***

Salihli Lisesi giriş kapısı
Salihli Lisesi, Türkiye’den örnek vermek gerekirse Mülkiyeliler gibi bir şeydi.  Orta okuldan itibaren hayatınız sanki yeni başlamış gibidir, farklı şehirlerden gelmiş üniversite öğrencileri gibi Salihli’nin farklı mahalle ve köylerinden gelen bir çok arkadaşınız olur… tam bir hayat okuludur… ilk kavgalar orada yapılır, en kalıcı arkadaşlıklar orada başlar, ilk aşklar orada yaşanır. Hele birde iyi futbolcu veya basketbolcuysa biri; en çok onun arkadaşı olur. Hatta bu kişilerle 1 kez selamlaşan için bile başka bir yerde ondan bahsederken “bizim Ahmet” diye gururla bahsetmek bir havadır. Fettah abinin kantininden Turşu suyu ile gevrek yemeyen yoktur.

Pazartesi sabahları Coğrafyacı Portakal lakaplı hocamız Turgut Kaçar Senfoni orkestrası yönetircesine yaptığı hareketler eşliğinde İstiklal Marşı söyletmesi haftaya iyi başlamanın işaretiydi… Sonra müdürümüz Turhan Zeğem’in okul kurallarına yönelik nutukları biraz karamsarlığa iterdi. Ortaokullar öğlenci, Liseliler sabahçıydı. Saat 7.10 da başlayan derse Keli mahallesinden yetişmek için sabah 6.00 da uyanırdık.  Karanlıkta yollarda olurduk.
Soğuk kış günlerinde 2. Sınıfların yanındaki buz gibi kantinde çayla ısınma çabalarımızda unutulmaz. Bir keresinde 10cm kalınlığında kar yağmıştı… hepimizin arşivinde o günlerden Osman amcanın çektiği dünya kadar fotoğraf vardır.

***
Can Baba'nın Kahvehanesi
Salihli gençleri için en renkli yerler caddelerde volta atmaktı… Çağrı Kitapevinden (İlçe Jandarma’dan) SSK Hastanesine; oradan Kurudereye inip, Karaman Camii’nin oraya gitmek, oradan da Mitatpaşa caddesinden istasyona yürümek İzmir Kordonda yürümek gibi bir şeydi bizim için… Sonrada Can Baba’nın kahvesinde birinci çay molasını pencerenin eşiğinde oturup gelen geçeni izlemelerimizi unutmak mümkün değil. İkinci turlar 40 evlerin oradan Seyrantepe Bağlarbaşı… Hele birde motosikletin varsa geçilmedik cadde, girilmedik sokak bırakmazdık. Sevgililer Aile pastanesinde veya Kanarya pastanesinde buluşurdu.

Kendimizi çok yakışıklı veya güzel bulduğumuz anlarda Foto Can’da, Foto Rekor’da veya Stüdyo Macide’de artistik fotoğraflar çekilirdik.

***

Bilgisayar yok, cep telefonu yok, özel televizyonlar bile yoktu 1985’de… TRT 1984’de tüm programları renkli yayınlamaya başlamıştı. Ama kimin umurundaydı renkli yayın… yaz akşamlarında yabancı film izlemek istiyorsan Evren parkının karşısında Şehir sineması, yerli film izlemek istiyorsan istasyonun altında çiğdem çekirdek eşliğinde İnci sineması.  Yazlık Arzu sineması ile Kışlık Turgut sineması erkeklere özeldi… Parçalı bulutlu:))… Meram sineması ile yazlık Tarzan sinemasından çıkanların genellikle gözleri yaşlı olurdu.

Bizim diskomuz barımız düğün salonlarıydı, hangi salonda haftanın hangi gecelerinde düğün var ezbere bilirdik. Dostlar düğün salonunda Hüseyin Akın’ın söyleyeceği şarkıların sırasını bile ezberlemiştik. Orada kesiştiğimiz kızlarla ilgili sohbetimizi eve dönene kadar abartarak anlatırdık birbirimize… Ama kendi yakınlarımızın düğünlerinde etrafta duran erkeklere gıcık olurduk.
İlkbaharda okulların bitmesine yakın organize edilen gençlik günlerinde dans yarışmaları ve eğlence bizim diskomuzdu.

***

Salihli’li birine Van’da nerelisin diye sorsalar, Manisa’lıyım demez; büyük bir gururla SALİHLİ’LİYİM der… Çünkü Salihli onlar için Türkiye’nin en güzel, en büyük, en gelişmiş ilçesidir. Hıdırellezler, bayramlar kadar önemliydi. O sabah Salihli trafiği İstanbul trafiği gibi olur, mesire yerlerinde boş ağaç gölgesi bulmak çok zor olurdu. Çamur Banyoları, Sardes, Kurşunlu Kaplıcaları, Adala, Demirköprü Barajı, Allahdiyen, Bozdağ, Gölcük, Pilavtepe Sırtları dolup taşardı.

***

Saat’da kullanmazdık… İplik dokuma fabrikasının vardiya değişimlerinde öten boru sabahın 7:00’sini öğleden sonra 15:00’ini ve gecenin 23:00’ünü belirtir, Salihli’nin her yerinden duyulurdu. Trenler 5:30, 11:00, 19:00 ve 22’si olduğunu hatırlatırdı.

***

Sanayi Spor
1984’de Sanayispor büyük bir mucize yaratarak 2. Lige çıkmıştı ve Salihlispor ile birleşti tek takım oldu. Şehre müthiş bir hava geldi. İddialı bir takım kurup, yıllardır gazetelerden takip ettiğimiz birçok takımın Salihli’ye gelmesini sağladı. Hayat hafta sonları futbola endekslendi. Bu takımları yendikçe Salihli’li olmanın gururunu 10 kat daha fazla yaşıyorduk.

…………………….

***

Burada 1980 ile 1985 arasından bir kesiti anlatmaya çalıştım. Hepimiz yaşadığımız dönemi unutamayız, hele yaşadığın yerden biraz uzaklaşmışsan, o günler hiç aklımızdan çıkmayan en değerli anılar olarak kalıyor. O yerlere ve günlere özlem biraz daha fazlalaşıyor. Eminim ki bu dönemden önceki (60’lı, 70’li yılları) hatıraları yazan bir ağabeyimiz bambaşka bir boyutta yazar, yada bir kardeşimiz (90’lı, 2000’li yılları) çok daha farklı yazar.


Bizde yaşadığımız coğrafyanın özlemini, İzmir’de ki bu coğrafyada yaşayanlarla bir araya gelerek, dernekleşerek gidermeye çalışıyoruz. Aslına bakarsanız hemşeri derneklerinin kurulma sebepleri bu değil mi ki!