Anasayfa

4 Temmuz 2013 Perşembe

Gezipark Direnişi Türkiye'de Neleri ve Kimleri Değiştirdi


5 Haziran 2013 - Tarihi günler yaşadığımız bu günler, şühhesiz ki yediden yetmişe  hepimizin bir numaralı gündemi oldu. 31 Mayıs olarak yazacak tarih başlangıç gününü.

Öyle hızlı gelişmeler oldu ki, insanlar an’ı yakalamak için olayların arkasından koşmaya başladı. Örneğin twitter kullanmayan bir çok bilgisayar kullanıcısı, hesap açtı. Çünkü daha hızlı haber alabileceği hiçbir haber alma aracı yoktu. Daha hızlı değil haber alamıyorlardı. Facebook yine aynı şekilde…

Direniş Türkiye’yi değiştirdi desek yalan olmaz. Başlangıcı zaten çok hoştu… parkta kitap okuyan gençler, sabahlara kadar nöbet tuttu, orada uyudu. Ta ki polis müdahelesine kadar. Polisler ile ilgili konulara değinmeyeceğim, onları herkes yeteri kadar yorumladı zaten.

Ama destekçilerin ve direnişçilerin twitter da ki paylaşımları, ince göndermeleri, esprileri hepimizin lugatlarına bir çok yeni kelimeler ekledi. Tabii belden aşağı olanları geçiyorum.

Aklımda kalan değişenler ve değişikliklere şöyle bir gözattığımda bir çırpıda şunları söyleyebilirim.
Levent Üzümcü’nün, olaylara yaklaşımları ve yorumları bir çok insanın gönlünde taht kurmasını sağladı… Bir çok TV kanalı onunla röportaj yaptı, telefonla bağlanıp görüşlerini ve izlenimlerini aldı. Çarşı grubunun, Beşiktaş, Fener ve Galatasaray taraftarının tarihte hiç bir dönemde birlikte olamayacağı şekilde birlikte olmasını sağladı…

İzmir’de daha dün büyük kavgalar eden Karşıyaka ve Göztepe taraftarı, elele, kolkola, yürüdü, polisin gaz bombalarını birlikte yedi.
Ahmet Hakan 4 Haziran 2013 günü Hürriyet gazetesindeki köşesinde “Kimse anlatamıyor, bari ben anlatayım” başlıklı öyle bir yazı yazdı ki, bütün okuyucularının gönlünde taht kurdu. Ayşe Arman’da öyle…
Siyasi tarafta, durumun ciddiyetini anlayan birçok siyasetçi, ortamı yumuşatma adına yumuşak açıklamalar yapmaya çalıştılar. Özellikle, Kadir Topbaş, Bülent Arınç, Abullah Gül iyi bir ayar çektiler. Başbakan giderken bir basın toplantısı yaptı. Bütün çabalar boşa gitti.

Yiğit Bulut, nefret edenlerin gözünde beş kat daha fazla nefret kazandı. Fatih Altaylı ile aynı tastan çorba içtikleri için, başbakanla yaptığı röportajdan sonra bir tık geçti Yiğit Bulut’u…
Taksim’de ortalık toz dumanken NTV’de penguenlerin yaşamları ile ilgili belgesel Gezi Park direnişleri döneminin en akılda kalacak olaylarından biri olarak tarihe not düşecektir.

Bu olayın ertesi günü, NTV’nin önünde toplanan binlerce kişi ceplerinden topladıkları paraları NTV binasının önüne bırakıp “Parasını verelim bizi de haber yapın” şeklinde slogan attılar…  Daha ilginci NTV Televizyonu, göstericilerin binasının dışında kendileri için gerçekleştirdiği eylemi canlı olarak ekrana getirmiş olması. Haberi sunan Erhan Ertürk, 'Medyanın tavrı eylemlerin başından beri bolca eleştirilmişti. Şu anda NTV'nin önünde toplanan kalabalık bir grup, medyanın tutumunu protesto ediyor' diyerek haberi sundu.

Ayrıca Taksim Gezi Parkı için başlayan ve ülke geneline yayılan protestolardan sonra ünlü fotoğraf sanatçısı Mehmet Turgut, NTV'deki programına son verdiğini açıkladı. Mehmet Turgut açıklamasında, "Hepimizin bildiği nedenlerden ötürü duyduğum rahatsızlık nedeniyle NTV'de yayınlanan 'Mehmet Turgut'la Falan Filan' programına son veriyorum" dedi. Birçok kanaldan birçok spiker ve programcı istifa etti.

Başbakan uçağa biner binmez hem CNN, hem de NTV neredeyse 24 saat kameralarını Gezi Parka çevirdi. Tabii insan ister istemez  acaba o saate kadar reyting rekoru kıran Halk TV’ye reklamları kaptırmamak için midir bilemeyiz. Bu yazıyı yazdığımda başbakan geri dönüp uçaktan inmemişti. İnince ne yaparlar bilemiyorum.

En büyük protestoyu İhsan Varol yaptı Bloomberg HT ekranlarında yayınlanan Kelime Oyunu yarışmasının da yayınlanan yarışma programında tüm sorular Gezi Parkı eylemlerinde kullanılan gaz bombası ve medyanın sansürüydü.
Sevilen yarışmanın sevilen sunucusu İhsan Varol, bu soruları ve cevapları ile Twitter da en çok konuşulan gündemler arasına girdi. Yazılan yorumlarda ünlü sunucuya büyük destek verilirken Ciner grubuna ait olan Bloomberg kanalında çalışan İhsan Varol'un yakın zamanda işsiz kalacağı yönündeydi. Ve bu geceki programı banttan yayınlandı. Sanırım iş kaybetme pahasına bu eylemi yaptı.
Sorular neydi biliyor musunuz?
Bir televizyon kanalına yakışan en güzel ad: HALK
Baş Belası olarak tanınan bir sosyolog ağ ve mikroblog sitesi: TWITTER
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 28. maddesi 'Hürdür, sansür edilemez" ifadesi ile yer alan olgu: BASIN
Bütün siyasi yetkileri kendinde toplamış kişi: DİKTATÖR
Başbakanın demokratikleşme çabaları adına yaptıklarının samimi olmadığını anlayan Cengiz Çandar, Mehmet Altan, Ahmet Altan gibi ikinci cumhuriyetçi yazarlar zaten uzun süredir araları açılmıştı, bugünlerde tamamen karşısına geçtiler.
Okan Bayülgen, Halit Ergenç, Bergüzar Korel, Ozan Güven, Mehmet Günsur, Mustafa Alabora, Beyazıt Öztürk, Rıza Kocaoğlu ve  adını sayamacağım birçok sanatçı göstericilerin yanında oldu. Hatta hatta Nihat Doğan bile Halk TV ye bağlanıp inanılmaz eleştiriler yaptı.

Her fırsatta başbakanı destekleyen Şenay Düdek bir anda dönüverdi, halkından, göstericilerden yana oluverdi.
İlginç olaylardan biri de Karşıyaka Açıkhava tiyatrosunda konseri olan Fazıl Say tiyatronun önünden yürüyüş yaparak geçenlerin çaldıkları tencere tava seslerinden sonra, piyanoyu bırakıyorum bende enstrüman olarak tencere tava çalacağım demesi
Yine Doğuş grubu NTV’den sonra Garanti Bankasından da nasibni aldı. Bir günde hisseleri %20’ye yakın düştü. Binlerce insan kredi kartlarını iptal etti. 100 milyon TL’ye yakın parsını çekti. POS cihazları birçok esnaf tarafından iade edildi. Üstüne üstlük genel müdür Ergün Özen, ben de vatandaşı destekliyorum, ben de çapulcuyum diye açıklama yaptı. Belki de o da işten atılmayı göze aldı.

O kadar çok not var ki bugünlere dair…. Destanlar çıkacaktır mutlaka. Umarım sonu hayırlı olur.

3 Mayıs 2013 Cuma

BABALAR GÜNÜ KALDIRILSIN !


Babalar Günü


Babalar Gününün Ne Zaman Olduğunu 100 Kişiye Sordum!... 95’i bilemedi.

Her zaman iddaa ederim, babalar günü babalarında bir günü olsun diye çıkarılmış bir gündür. Bir nevi kırılmasınlar diye. Çıkış noktasına bakarsak zaten benzeri sebeplerle ortaya atıldığı belli. Babalar gününün tarihçesi ve nasıl meydana geldiği ile ilgili 2 ayrı bilgi dolaşıyor


Bunlardan birincisine göre, Babalar Günü Batı Virginia’da ortaya çıktı. Burada yaşayan John Dowdy, annesini kaybettikten sonra onun yerini alan babası için böyle özel bir gün kutlanmasını istedi.


İkincisi ise 1910 da Washington’daki John Bruce Dodd, 6. çocuğunun doğumu sırasında hayatını kaybeden annesinin ardından hayatını çocuklarına adayan babası William Smart’a özel bir gün armağan etmek amacıyla bu fikri ortaya attı. Babasının bir yandan çiftlikte çalışıp öte yandan 6 çocuğa bakmasının zorluklarını fark eden Dodd, Anneler Günü kutlanırken Babalar Günü’nün olmamasını haksızlık olarak gördü. Hemen babasının doğum günü olan 5 Haziran’ın Babalar Günü ilan edilmesi için kolları sıvadı. Ancak, bu çalışma bir sonraki yılın 19 Mayısına kadar sürdü.


Özellikle ikinci bilgi Anneler Günü kutlanırken babalar gününün olmayışına üzülüyorlar. Babası üzülmesin diye babalar günü belirliyorlar. Günümüzde de bu mantık sürüyor. Çünkü şaka yapmıyorum, bugüne kadar 100’den fazla kişiye sordum Babalar Günü ne zaman diye. İnanın abartmıyorum 95 tanesi ya haziranın birinci pazarı ya ikinci pazarı ya da 14 Haziran gibi tarihler söylediler. Hiç kimse haziran'ın 3. pazarı olduğunu söyleyemedi. Aynı soruyu Anneler Günü ne zaman diye sorduğumda da tam tersi % 95’i bildi.

Buraya kadar anlıyorum, ama sahiplenilmeyişin sebebini anlamıyorum. “Sevgililer Günü’de son 20 yıldır Türkiye’de yoğunluklu olarak gündemde ama onun tarihini sorduğumda herkes 14 Şubat diyebiliyor. Acaba gerçekten babalara verilen değerin, annelerden ve sevgililerden neden bu kadar açık ara daha eksik olduğunu açıklayan var mı merak ediyorum. Not olarak belirtmek isterim, bizim evimizde kesinlikle herkes bilir ve eşim ve çocuklarım bana o günü doyasıya en özel şekilde yaşatırlar.

Bereket artık, Sosyal Medya ve Televizyonlar böyle günlere 10 gün kala reklamlarla gözümüze sokuyor. Ama üzerinden 2 ay geçsin, tekrar sorun babasına hediye almış çocuk yine bilemiyor. Denemesi bedava sizde sonbaharda veya kışın demiyorum Haziran hariç diger 11 ay 100 kişiye sorun

Bu işler hatır için olmaz… Çocukları zorlamayalım. Bence “Babalar Günü Kaldırılsın!..” Zaten piyasaların da en az ciro yaptığı özel gün Babalar Günü…

30 Nisan 2013 Salı

Sen O'na Anne Diyeceksin


Anne mi Melek mi?


ANNELER GÜNÜ ZAMANI ÇOK ŞEY YAZILIR, AMA BEN BU HİKAYEYİ SIKÇA OKUYASIM GELİYOR

Her yıl anneler günü zamanı çeşitli şiirler, yazılar, hikayeler , sosyal medya da ve maillerde dolaşır. Aslında hoş da şeyler. Gerçekten anne için yazılmış sayısız yazı vardır. Onların dünyanın en değerli varlığı olduğunu ve değerlerini anlatırken kelimelerin az geldiği kanısındayım.

Bu hikayelerden biri var ki kaynağını bilmiyorum, arada bir okuyasım gelir. Sanırım sizlerde okumuşsunuzdur. Belki bu bloglarda bile yazılmıştır ama yine de sizlerede benim yaptığım gibi bir kez daha okumanızı tavsiye ederim


DOĞACAK BEBEĞİN HEYECANI

Bir zamanlar, annesinin karnında doğmak üzere olan bir bebek varmış...Tanrı'ya sormuş...

Tanrım, beni yarın dünyaya göndereceğinizi duydum...
Ama ben bu ufacık ve çaresiz halimle orada nasıl yaşayabilirim?...

Tanrı cevap vermiş:
Senin için seçmiş olduğum birçok melek arasında o seni bekliyor olacak ve her türlü ihtiyacını karşılayacak...

O sana şarkılar söyleyecek ve her gün gülümseyecek...Sen ise onun sevgisini hissedecek ve mutlu olacaksın...

Bebek:
İnsanlar bana konuşacakları zaman, ben onları nasıl anlayacak ve cevap vereceğim?...

Tanrı:
Meleğin sana duyabileceğin en tatlı sözleri söyleyecek ve sabırla sana konuşmayı öğretecek...

Bebek:
Duyduğuma göre, aşağıda çok kötü insanlar varmış...Beni onlardan kim koruyacak?

Tanrı:
Meleğin.

Bebek:
Tanrım...Sanırım gitme zamanı geldi...Lütfen bana meleğimin ismini söyler misin?

Tanrı:
Meleğinin isminin ne olduğu hiç önemli değil...
Sen ona ANNE diyeceksin.